12 Mayıs 2016 Perşembe

Dilendirilen çocuklar

Yazar: Murat Marti
Dilenci
Dilendirilen çocuklar.Bu konu ben de çok eski bir konudur ve yazmak hiç istemedim ta ki bugüne kadar.Peki bugün ne oldu da yazma ihtiyacı duydum? Size sadece yaşadığım şehirden,İstanbul'dan bazı anektodlar anlatacağım.

Her gün işim gereği yollardayım.Sürekli karşılaştığım manzara aynı,dilendirilen çocuklar,kadınlar.Bunlar bu son zamanlarda o kadar çoğaldı ki bir de üzerine Suriye'li insanlar eklenince epey çok dilenci sınıfımız oldu.

Bakın sizden isteğim konuyu farklı yönlere çekmemeniz.Biz toplum olarak yardım etmeyi ve yardımlaşmayı seven bir milletiz.Burada anlatmak isteğim konu zorla dilendirilen insanlar.İhtiyacı olup da dilenen masum insanlar değil.İki olay birbirinden çok farklı çünkü.
çocuk

Buraya koyduğum resimler görsellerden alınmadır.Benim bugün kendi çektiğim resimleri burada paylaşmayacağım zira durum daha vahim.

Bir kız çocuğu var.Küçüktü Yenikapı iskelede yerde bir karton parçası üzerinde tek başına oturur ve önüne bir bez parçası açarak dilenirdi.(Di) li geçmiş zaman kullanıyorum çünkü o kız büyüdü zannedersem on dört yaşlarına geldi ve aynı yerde aynı şekilde dilencilik yapıyor.Derslerini bile orada çalıştığını bilirim.Yolculuklarım sırasında mecburen iskeleye gitmek için önünden geçmek zorunda kalırdım.Sizin de yolunuz buradan geçtiyse sizinde mutlaka gözleriniz takılır ve "Bu nasıl bir iştir" diyerek yanından geçersiniz.

Para vermek iyi midir? Yoksa biz bu insanlara iyilik yapayım derken kötülük mü yaparız?

Bu iki soru hep zihnimi kurcalar benim.Artık ihtiyacı olanla,zorla dilendirilip topladığı paralar ellerinden alınan zavallı insanları ayırmak gerçekten güç!..

Arkadaşla dün taksim metro çıkışındayız. Artık son merdivenler.Sekiz on kızlı erkekli çocuk dileniyorlar.Birinden kurtulsan diğeri yolunuzu kesiyor.Biraz daha ileride İstiklal caddesine girdik burası daha beter her milletten dilencimiz olmuş.Bu yabancı dilenen ve sefillik derecesinde yaşayan insanlar Hatay'da kamplarda olması gerekirken binlerce kilometre uzakta İstanbul'un göbeğinde ne arıyorlar? Bu soru aslında benim bir sonra ki yazım olacak haliyle.

Bu gün Sarıyer'de iş arası mola verelim dedik ve bir kafeye oturduk.Birer çay içip yorgunluk atalım durumları yani.Önce masamıza bir yardım kuruluşundan iyi giyimli bayanın biri geldi.Anlatmaya başladı ve makbuz karşılığı yardım isteğinde bulundu.Kibarca onu gönderdik,diğer masaları ziyaret edip gitti.Ardından dört çocuk gelip para istediler onları da işletmeci dışarı çıkardı.

Bakın bunlar buz dağının görünen yüzü.Nedir o? Buz dağının bir kısmı su üstünde gözükür ve siz sadece onu görürsünüz.Suyun altında üç dört misli daha büyüklükte bir kütlesi vardır.İşte bu dilenen kadın ve çocukların topladığı paraları bazı adamların akşam üstüne doğru gelip ellerinden aldıklarını biliyor musunuz?

İşte bu konuda devletimizin  kanunları gereği sadece bu insanlara 5326 Kabahatler Kanunu'un 32.maddesi gereğince idari para cezası uygulanıyor.Çok üstüne gidilirse bu çocuklar valilik tarafından aileden alınmakla ihtarda bulunularak çözülmeye çalışılıyor.Bu şekilde neyin çözümü olabilir ki? Haklıyla haksızın karıştığı bir ortamda kimin ihtiyacı var? Verdiğiniz para, ihtiyacı olmayanın cebine mi girer belli değil? Selamlarımla!.. ( yazaroyunu )


7 Comments

Bu konuda, elde olmadan katılaşmış biri de benim. Adım başı, her yerdeler her yaştan insanlar. Verseniz bir dert vermeseniz bir dert. Başlarda yetişmeye çalışıyordum saf saf. Ama, çözümün bu olmadığını böyle yaparak gerçekten sorunun çözülmez boyutlara ulaştığını fark ettim ben de. Dilenmek dilendirilmek nereye kadar? Kesinlikle devletin bu konuda dişe dokunur çözümler üretmesi lazım. Bilhassa Suriye'den kaçmak zorunda kalan insanlar, öncelikli olarak da çocuklar konusunda... Ama, devletimiz sağ olsun vatandaşın problemleri hariç her şeyle ilgili...

Evet 'Kalemderi' ceza vermek caydırıcı bir sonuç değildir.Maalesef mantar gibi her yerden fışkırıyorlar.Kim masum kim sahte anlamak mümkün değil.Suriyeli meselesi de daha farklı bir konu.Nedir dersen? Hangi ülkede yabancı olan insanlar ellerini kollarını sallayarak böyle gezebilir?

Mehabalar...Çok özel ve can alıcı bir konuya değinmişsiniz... "Vah halimize " demek geliyor içimden. Zira toplum olarak demografik yapımız değişiyor ya da değiştirilmek üzere kurgulanan, küresel bir planın içindeyiz... Bu dilencilik olayı ülkemin dört bir yanında adeta fışkırır durumda... O halde bir süre sonra "patlamaya hazır bomba" gibi sosyolojik boyutuyla toplumsal bir tehdit ve tehlike altındayız... Selamlar

Teşekkürler Tülay Hocam..Ciddiye almadığımız her konu sonradan ülke olarak başımıza iş açıyor.'Küresel bir plan' kelimeniz çok doğru.Zira buna bende inanıyorum.

Dilencilik artık bir meslek oldu. Hatta şu hastane önünde "param çıkışmadı, acile geldik otobüs parası" diye dilenenler tehlikeli tipler. Geçen yaz Florence Nightingale'in önünde hastam içeride ayağı yapan biri ile tartıştım adam bildiğin cani, katil ruhlu. Özellikle Mecidiyeköy, Şişli civarında onlarca dilenci maceram var. macera diyorum çünkü bir defasında telefonum bile gasp edilmişti, son anda uyuşturucu bağımlısının elinden almıştım. Hem de Mecidiyeköy otobüs durakları gibi bir yerde. Yukarıdaki yorumlara katılıyorum. Benim yakın çevrem olan Şişli, Mecidiyeköy için yapılacak tek şey Kuştepe ve İzzetpaşa'da yaşayan insanlar ile yakından ilgilenmek olmalı.

Hani bir laf vardır Mustafa.'Kurunun yanında yaş da yanar' diye.Gerçek ihtiyacı olan insanların çoğu evlerinde yaşamını sürdürmeye çalışıyorlar el avuç açmadan tabi.Burada anlattıklarım bu işi meslek edinmiş ve zorla yaptırılarak yan gelip yatanlara menfaat sağlayanlar.Senin anlantıkların da çok doğru.Yenikapı civarında benim de başıma geldi.Yorumun için sağol...

Dilenci çocukları görünce içim sızlıyor ama yapabileceğim birşey yok ben ona para versem başında ki adam alıcak o parayı çocuğa bir yararı yok


EmoticonEmoticon

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.